Love in the Moonlight (2016)

Yıllar sonra uzun soluklu bir tarihi k-drama izlediğim için çok mesudum arkadaşlar. Daha önce mini drama olan Splash Splash Love 'ı anlatmıştım size ama o mini dramaydı sayılmaz. Gerçi bir çok diziye de taş çıkarır gibiydi ya neyse :)

Not ❗ : Bu yazıda fazla isim kullandığımdan bilmeyenler için her ismi ilgili kişinin wiki sayfasına bağladım. :)
Beautiful Gong Shim dizisindeki gibi afişle kandırmışlar yine izleyiciyi. Esas kızımızı resimdeki gibi güzel bir şekilde doğru dürüst göremediğimize izleyici olarak içerledim ama dizideki vaziyetinin  de sevimsiz olduğunu söyleyemem. 

Biz Beybem @EsKaymak ile birlikte bu altta duran tanıtım videosundan beri bekliyorduk diziyi. Biz yine zamanda yolculuk konusuyla karşımıza çıkacaklarını sanmıştık ama öyle olmadı. Tanıtıma ulaşmak için TIK


Başlarda Sungkyunkwan Scandal 'a çok benzettim diziyi.
3 yakışıklı ✔
Erkek kılığında bir esas kız  ✔
Esas kızı seven birden fazla erkek  ✔
Bu grup arasındaki güçlü arkadaşlık  ✔
Sonradan gözüm alışsa da ara sıra aklıma gelip durdu bu detaylar.



Ne kadar büyümüş bu kız yahu. Yaşlanıyoruz ey ahaliiii...
Buna hazır mısınız :)
Kim Yoo Jung ve Kim So Hyun aynı yaştalarmış. Bu da ikisini kıyaslamaya itti beni. İkisi de doğal güzel, ikisini de seviyorum falan ama Kim Yoo Jung yani nam-ı diğer Harem Ağası Hong bana daha sevimli, sıcakkanlı geliyor.

Keşke kız kılığıyla daha çok sahnesi olsaydı 'Pirems' ile.






'Piremsimiz' Park Bo Gum ve Kim Yoo Jung çok yakışmışlardı birbirlerine.
Yalnız bu nasıl bir güzelliktir. Allah özene bezene yaratmış dedikleri bu olsa gerek. Adeta kız güzeli. Yeni nesil Lee Jun Ki ya da Song Joong Ki gözüyle bakabiliriz sanırım Park Bo Gum 'a da.
Senaristlerin dikkatine! : Bir dahaki rolünde Park Bo Gum 'u deli dolu, vurdumduymaz ve aşık görmeyi çok isterim. Bunu bir düşünün bence :) 




Yan karakterlerde var bir değişim vallahi bakın. Bundan önce yazdığım bir kaç dizi yazısında da söylemiştim. Yan karakterler artık eskisi kadar kötü olmuyor. Dünyayı iyiliğe sevk eden senaristlere ihtiyacımız var ^^^




Jin Young yok mu?! 😍 Ne kadar romantik ne kadar da aşkına sadık bir yan erkek karakter. Başrolde Park Bo Gum olmasa kesinlikle bu karakterin tarafında olurdum... Ki yaşadıklarını hak etmiyordu hiç. 





Diğer bir yan karakter olan Jo Ha Yun (Chae Soo Bin) 'in prense olan aşkının saflığına ne demeli. Kaldı mı böyle aşklar... Bu iyilik timsali yan karakterleri sap gibi bırakmıyorlar mı senaristlere gıcık oluyorum. İzleyici bunu istemiyor izleyici onun da hayatının aşkını bulmasını istiyor. Yalan mı ama sevgili okuyucum?!




Son sahneden bir Kim Seul Gi mi geçti? Derken araştırmamla birlikte bu düşüncemi doğrulayan bu videoyla karşılaştım. Ne zaman adam akıllı bir başrol sahibi olabilecek bu kız. 

Diziyi 10. bölüme kadar üst üste izleyip 10'dan sonrasını güncel takip ettiğim için biraz da konu bu bölümden sonra drama bağladığı için 10. bölümden sonra son 3 bölüm kalaya kadar atlaya atlaya izledim itiraf ediyorum. Bazı konuları kendi kendime bağladım yani o kadar kopmuştum diziden. Son 3 bölümün güzelliği olmasa dizi benim için felaketti. Hâlâ izlememiş biriyseniz; ben entrikalı dram seviyorum, bu ara bölümler benim hevesimi kırmaz diyorsanız izleyin. Ya da benim gibi bu bölümleri atlaya atlaya da izleyebilirsiniz ^^

Sevgiler...

Tırnak Problemi

Bir maruzatım var sevgili okuyucularım. Umarım bu yazıyı okuyup bana faydalı olabilecek bilgiler verebilir beni bu durumdan kurtarabilirsiniz. Başlıktan anladığınız üzere sorun tırnaklarım. Herkes tırnağının kırılmasından şikayet eder ben ise ayrılmasından şikayetçiyim. Keşke benim tırnak yapım da kırılma eğiliminde olsaydı da ayrılmasaydı. 

Özellikle sağ elimin iki tırnağı yaprak şeklinde ikiye ayrılıyor. Her ne kadar dipten kesip bu durumu düzeltmeye çalışsam da yaklaşık 3 - 4 aydır bu şekilde geziyorum. Resimde özellikle orta parmağımın tırnağında çok net görünüyor.
Aslında bir ojenin tırnaktan nasıl da çıkmayıp bu kötü görüntüyü oluşturduğunu yazmak için çekmiştim bu resimleri. Kısmet bu yazıyaymış o ojeyi de sizlere anlatacağım ama öncelikli olan tırnaklarım. Nasıl kötü olduğunu görmüşsünüzdür. Tırnaklarımın böyle ayrılması günlük yaşantımda gıcık edici bir durum. Sürekli bir yerlere takılıp daha da kötü oluyor. 

Yiyip içtiklerimden mi acaba deyip çok az tükettiğim yumurta ve et ürünlerini kendi bünyeme göre epey arttırdım bu aralar ama yine de fayda etmedi. Belki temizlik malzemelerinden kaynaklıdır diye yapacağım işleri eldivenle yapıyorum ama o da kar etmiyor...

Zamanında flormar 'ın tırnak sertleştirici bir ojesini aldım o da işe yaramadı hatta daha kötü olmuştu. Yanı sıra limon kabuğuyla ovalamak da biraz yıprattı diye hatırlıyorum. Kötü olduğu için tekrar denemeye cesaret edemedim.

Bu konuda bana yardımcı olabileceğiniz bitkisel ya da kişisel bakım ürünü varsa mutlaka aşağıya yorum olarak bırakın. Belki benim gibi sorunu olanlar da faydalanabilir. Şimdiden teşekkür ediyorum. :)

Sevgiler...

Sevilmedi; Peynirli Makarna Sosu

4 peynirli makarna sosu
Hazır makarna soslarını seviyorsanız ki özellikle peynirli olanını bu yazının devamını okumamanızı tavsiye ederim. :)

Benim gibi sevmiyor veya yazıyı merakınızdan okumaya devam ettiyseniz hoş geldiniz^^
Geçenlerde markette dolaşırken karnım çok açtı galiba yoksa böyle bir hata yapmazdım ben. Normalde peynirli makarnayı severim ama hazır olanından uzak dururum. Gittim Knorr 'un 4 peynirli makarna sosunu aldım. İtiraf ediyorum resimdeki görüntü çok hoşuma gitti.

Her neyse her şeyi aldığım pakete uygun şekilde yaptım vs ama sonuç hüsran oldu benim için. Daha önce de bu tarz peynirli bir makarna sosu denemiştim ve yine midem kaldırmamıştı. Belki firma sosu iyileştirmeye gitmiştir (Yenilendi diyor gördüğünüz gibi ) dedim alırken ama maalesef.  
knorr

Daha sosu pişirirkenden belliydi. Garip, mide bulandırıcı bir kokusu var. Belki siz seversiniz bilemiyorum ama hiç hoşuma gitmiyor bu koku benim. Yerken de aynı koku yine rahatsız ettiği için bir iki çatal alabildim ancak. Koku bu satırları yazarken bile burnuma gelmiş gibi oldu. :/

Vel hasıl zaten bu tarz hazır sosları sevmediğim için kullanmıyorum ama insan bazen merakına yenik düşüyor. Bundan sonra da ne alırım ne aldırırım evdekilere bu sosu. 
Sizler de hem sağlıklı hem de lezzetli bir şeyler yemek isterseniz lütfen kendiniz evde soslar deneyiniz. Ay Kamu Spotu gibi oldu be :D Umarım firma yetkilileri yazımı görür de bu rahatsız edici kokuya bir çare bulurlar.

Afiyette Kalınız...
Sevgiler...

Remember You (2016)


Bu afişe kanılmaz mı sevgili film sever arkadaşlarım. Ben de filmi afişine göre yargılayanlardan olduğum için film arayışımda bu filme öncelik verip yapıştım paçasına elbette. :)

Hafızasını kaybetmiş bir adam ve hastanede tanıştığı kadın olarak filmin konusunu indirgeyeceğim ama konu bu. Daha fazla konuyu anlatıp da öğrenmek istemeyen arkadaşlarımı sıkıntıya sokmayayım. 






 Kim Ha Neul 'ı ve oyunculuğunu çok kötü bulanlardan değilim ben. O yüzden filmin oyuncuları gözüme batmadı hiç.  Jong Woo Sung ile uyumlarını da sevdim.







Bu adam hep ağlak hep dram filmlerinde oynasın yahu aksiyon da olur ama belirtmek isterim ki hüznün yakıştığı adamlardan biri Jong Woo Sung. Filmi izlerken A Moment to Remember aklına gelmeyen bizden değildir. Hatta son sahne o filmin afişini acayip şekilde çağrıştırdı bana. Göndermeyse hoşuma gider bilirsiniz.






Filme gelecek olursak baştan güzel başladı. ''Aman ya Rabbi gizem dolu. Acaba adama ne oldu. Bu kadın neden böyle.'' diye düşünmekten kendimi alamadım. Ama sonra bi durağanlaştı falan biraz sıkıldım açıkçası. Ya tamam birazdan fazla da sıkılmış olabilirim. Ama inat ettim. Bitireceğim dedim. Son yarım saat, olayların açığa kavuşmaya başladığı andan itibaren, film güzel bir hal aldı. Ancak konusu daha güzel işlenebilirmiş belki de. Hani dedim ya sıkıcı olan kısımlar biraz daha hareketli yani geçmişe daha çok dokunarak geçebilirdi. Sonuna geldiğinizde konusunun aslında güzel, anlamlı olduğunu fark ediyorsunuz. Basit bir hafıza kaybı filmi değil yani.


Aralardaki durağan, buhranlı sahnelere katlanabilirseniz film sizi tatmin edecektir.
Çok aşırı tavsiye edebileceğim bir film değil. Dediğim gibi durağan film sevenlerin hoşuna gidecektir. Daha güzel film tanıtımlarında görüşmek üzere ^^

Sevgiler...

Monster (2014)

monster korean drama
Yeni nesil bilmez Lee Min Ki cazibesi diye bir şey vardır. Sessiz ve derinden sevdirir kendini. Monster 'ı izleme sebebim de Lee Min Ki işte. Böyle kan vahşet içerikli filmleri izleyemem o yüzünden de 2 senedir ertelemişim filmi izlemeyi. Dün akşam izledim ve epey bir etki bıraktı üzerimde.

lee min ki gif

Lee Min Ki kendini özleten bir oyuncu. 2012 'den beri dizi yapmayıp her yıl 1 film çevirmiş dersem anlarsınız. O yüzden her filmi ya da cameo olarak var olduğu her yapım önem teşkil ediyor gözümde. :) Takipçilerinin çoğu, alta bırakacağım gif ile sevmiş olsalar da biz onu Dal Ja's Spring ile sevdik <3


shut up flower boy bandshut up flower boy band gif


cheese in the trap


 Kim Go Eun 'ın sanırım 3 yapımını izledim şimdiye kadar. Coin Locker Girl, Cheese in the Trap ve bu film Monster. Ve her seferinde rolünün hakkını öyle iyi veriyor ki bir kez daha hayran kalıyorum. 




Bu tatlış kıza ne demeli... O ve ablası ağladı ben ağladım. Karşılıklı duygularını ekrana daha iyi geçiremezlerdi herhalde. ^^ 





Filmdeki neredeyse tüm karakterler kötüydü. Kötü olmayan iki karakterin birinin zeka geriliği vardı biri çocuktu. Bu dünyada iyi kalabilmek için bu ikisinden biri olmamız gerek galiba. Filmin bana sorgulattığı ilk şey bu oldu. Son sahnede bunu daha iyi anlıyorsunuz.

 Bu tarz filmleri çok izlemediğim için sanırım, bana güzel geldi. Tarzın sıkı takipçisiyseniz belki sizi birazcık sıkabilir. Bazı yerlerde hadi artık bir şeyler olsun diyorsunuz ama durağan yapımlara aşina olup hoşlandığım için benim gözüme batmadı. Ancak beni en çok etkileyen konusundan çok oyunculuklardı.

Buram buram kan vahşet kokan bir film olduğu için çoluklu çocuklu izlenmemesini, midesi hassas kişilerin ise uzak durmasını salık veriyor; bu iki kategoriye girmiyorsanız da izlemenizi tavsiye ediyorum efendim. 

Sevgiler...

W Two Worlds (2016)

Her yazıma bundan sonra bloga daha çok özen göstereceğim diyip sonrasında blogu boşlamama ne dersiniz pek değerli okuyucularım... Bundan sonra daha çok yazı girişi yapmaya çalışacağım. ( Sahi kimse özlemiyor mu beni )

Hazırsanız yakın zamanda bitirdiğim W Two Worlds dizisini naçizane anlatacağım.

Dizi 2016 nın en çok konuşulan dizisi oldu tartışmasız. Gerek çok ünlü ve sevilen oyuncuları barındırması gerekse konusunun gelmiş geçmiş kore dizileri arasında epey farklı olup çıtayı ta tepelere çıkarması sayesinde de ilk bölümlerinden itibaren izleyicinin gönlüne taht kurdu. Dizi daha başlamadan çekilen afiş resmi de adeta taht sahipleri biziz der gibi gibi...

Peki ben beğendim mi? Evet beğendim. Başlarda cidden farklı olan iki farklı dünya konusu beni alaşağı etti zaten. Bu iki dünyanın iç içe girmesi vs. derken çok sevdim. Beyni yoran senaryoları severim bilirsiniz. Ama bir yerden sonra bitse de gitsek demedim değil. Ne istedim bilmiyorum belki başlara göre biraz durağan kaldı ondan böyle hissettim. Ama tavsiye eder miyim elbette tavsiye ederim. Farklı konular her zaman bir sıfır öndedir. Hele ki yapım kaliteliyse tadından yenmez. ^^


    Kang Chul 'un W dan sıyrıldıktan sonraki karakteri çok tatlıydı. Karakterin bu şekilde kendi varlığını kanıtlaması izleyici olarak hoşuma gitti. Neyse ki artık Lee Jong Suk seviyorum da W 'yu izlemek benim için işkence olmadı. 


Her genç kızın hayalidir düşlerindeki prensin bir gün çıkagelmesi. Oh Yeon Joo da üşenmedi çizdi prensini. Epey beklemiş ama bence değdi. :) Çizim yeteneğiniz varsa ne ala. İyi bir çizer olursanız belki siz de prensinize kavuşabilirsiniz :) 

Görün görün fanboy görün yahu <3 Bir çok fangirle taş çıkartır bu ahjusshi. 
Dizide en sevdiğim karakterlerden biriydi. Bu yazıda mutlaka olmalıydı. Altta resmini verdiğim iki sahnede o kadar heyecanlı izledim ki... Bölümler boyu bu karşılaşmayı bekliyordum inanın. Adeta fangirl yanımla kendisiyle empati kurdum :D  Keşke ikinci resmin de gifini bulabilseydim W hareketi taktir edilesiydi.
 

İzleyici tarafından bu kadar yükseltildiği için çok büyük beklentilerle izledim açıkçası. Keşke 'ay en güzel dizi' , 'bugüne kadar izlediğim hiçbir diziye benzemiyor' tarzındaki yorumları okumadan izleseymişim. O zaman daha çok keyif alırmışım.

Tüm karışıklıklara rağmen esas kahramanlarımızın sade ve tatlı bir aşk isteklerini bu çizimler ile gerçekleştirmeleri çok sevimliydi. Bu sahneleri de dört gözle bekledim yalan değil :) Ah bir de bu çizimlerin Koreli bir sanatçıya ait olduğunu da öğrenmiş olduk. Bir ara bu resimler internette az dolaşmadı.


Final içinde final olması da güzeldi. İkisinin de sonunu beğendim. Spoiler olmasın diye çok fazla şey söyleyemiyorum ama izleyenler anladınız siz onu :)

Dizinin en güzel bir ost parçası buydu <3
Ancak keşke rap işin içine girmeseymiş. Başlı başına INKII söyleseymiş keşke. Daha önce Signal dizisinden sesine aşina olduğum INKII her diziye OST hazırlasın ^^ Signal deki enfes şarkıya ulaşmak için TIK
Hazır lafı açılmışken INKII 'yi çok araştırmama rağmen hakkında pek bir bilgi bulamadım. Bu durumda kendisine saygı duyup daha fazla şarkı üretmesini beklemekten ve istemekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok.

Evet 2016 'nın en güzel dizilerinden biri olabilir (ki bence bunun üstüne çıkan başka diziler de var) ama kimse kusura bakmasın gelmiş geçmiş en güzel dizi değil efendim. Ancak kötü de değil. İzlerken keyif alacağınız hoş bir drama. Henüz izlemediyseniz tavsiyemdir. Umarım beğenirsiniz. ^^

Sevgiler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım:Sawako Kuronuma