Sel'in Mutfağı; Haşhaşlı Muhallebi


Geçen yıl ramazan ayında keşfettiğim bu güzel lezzetten okuyucularımın da haberdar olmasını istedim.
Ben sütlü tatlılara bayılırım yaptığım tüm tatlılar da bu tarz oluyor genelde. Tarifini yazacağım bu güzel muhallebinin; lezzetinin yanında sevimli görünüşü ve yerken çıkardığı çıtır çıtır sesiyle sizi de kendisine çekeceğini tahmin ediyorum.

Tarifi Nefis Yemek Tarifleri sitesindeki bir hanımın tarifinden yaptım.

Malzemeler
1 litre SÜT
1 su bardağı UN 
1 su bardağı TOZ ŞEKER
1-2 çorba kaşığı MAVİ HAŞHAŞ
1 paket VANİLYA
1  Limon Kabuğu Rendesi
100 Gr TEREYAĞ  (ben Teremyağ kullandım.)
1 paket Krem Şanti

Süt, un, toz şeker ve haşhaşı muhallebi olana dek ocakta pişiriyoruz. Fok fok ettikten sonra içine yağı, limon kabuğu rendesini ve vanilyayı da koyup malzemeler iyice karışana kadar karıştırıp ocaktan alıyoruz. Sonra krem şantimizi de ekleyip mikser ile 5 dakika kadar çırpıyoruz. Bütün bu işleri bitirince uygun bulduğumuz kase ya da bardaklara pay ediyoruz.

Bununla kalmıyoruz üzerine de ekşimtrak bir pelte(jöle) hazırlıyoruz.

Jöle için Malzemeler

1 çay bardağı Limon Suyu (Ben 1 limon suyu kullanıp bardağın boş kalan kısmını suyla dolduruyorum, fazla ekşi sevmiyorum.)
1 çay bardağı SU
3- 4 çorba kaşığı ŞEKER (Şekeri de 3 kaşık koydum benim için yeterliydi)
1 çorba kaşığı NİŞASTA

Tüm malzemeleri bir cezveye koyup jöle kıvamına gelip fok fok edene kadar karıştırıyoruz. Ocaktan aldıktan sonra pay ettiğimiz muhallebilerin üzerine bu jölemizi de pay ediyoruz. E dolapta soğutacağımızı tahmin etmişsinizdir artık ^^ Dolaba koyacağınız zaman kaselerin ağzını streçle kapatmanızı öneririm.


Ramazan sofralarınızı hafif ve bir o kadar da güzel bir tatla taçlandırmak isterseniz bu tatlıyı denemenizi tavsiye ederim. Afiyet olsun. ^^

Sevgiler...


Tatlı Sır - Jamie McGuire // Okuyucu Yorumu


Yazar Jamie McGuire 'ın daha önce Tatlı Bela kitabını okumuştum. Maddox kardeşlerden Travis 'in yeri hâlâ başkadır bende. Tatlı Bela 'dan sonra çıkan Ayaklı Bela kitabı aynı hikayenin farklı kahraman gözünden yazılmış haliydi ve Belalı Düğün de hikayenin mutlu sonuydu.
 Yazarımız kitaplarının birbirine bağlantılı olmasını hoş bulmuş olacak ki, sonradan çıkardığı Tatlı Sır ve Tatlı Bela kitaplarının erkek karakterleri kardeşler. Bu tarz sevimli ayrıntılar benim çok hoşuma gittiği için kitap çıktığında okuma listeme almıştım. Ancak okumak için yeni fırsat buldum. 

Türkçe adını kitabın içeriğine gayet uygun seçmişler. Okurken bir 'sır' muhabbetidir gidiyor. Bazı zamanlar sizi sıksa da sizi yer yer tahmin etmeye sevk ediyor. Benim tahminlerim tam olarak çıkmış olmasa da bir nebze yaklaşmış olduğum için mutluyum. Sır gerçekten büyük bir sır.

Yine de benim için bir Tatlı Bela seviyesine erişemedi. Ben o kitabın karakterlerini ve yaşadıkları aşkı daha çok sevmiştim. Tatlı Sır bu bakımdan tatmin etmedi diyebilirim.

Yabancı yayınlarının kitaplarını gerçekten çok seviyorum. Romantik tarzda kitapların en güzellerini bizimle buluşturan yayın evlerinden biri. Ayraçlarının mükemmelliğini de göz ardı edemem. 

Yalnız bu kitapta okuyucu olarak rahatsız olduğum bir kaç şeyi söylemeden geçemeyeceğim ki bunlar çevirideki hatalar. Keşke bir düzenlemeden daha geçseymiş. Kadın karakterin erkek kardeşlerinin kendinden küçük olduğu belirtildiği halde sürekli ağabeylerim demesi okurken kitabı düzeltmeme sebep oldu. Bazıları için önemsiz olabilir ama okurken bu tarz şeylere dikkat edenler için olmasa daha güzel olurdu diye düşünüyorum.

Kitabı Eskaymak blogunun sahibi Esra ile okuduğum için onun yorumlarına da bakmak isterseniz buyurun blog linki BURADA.

Trendeki Kız - Paula Hawkins // Yorum


Bu zamana kadar hiç polisiye kitap okumamışım galiba ve bu büyük eksiklikmiş gerçekten. Daha önce okudum mu diye düşündüm ancak hiç aklıma gelmedi. Okuması çok zevkliydi. Polisiye tarzında ilk okuduğum romanın bu kitap olması uygun oldu mu bilmiyorum.Gerçi tarzı polisiye olsa da daha çok gizem gibiydi. -Yanlış düşünüyorsam söyleyin-

Konusundan habersizken kitabı ilk gördüğümde kapağına aşık oldum diyebilirim. Belki de bu kadar çok okunmasının en önemli sebeplerinden biri kapağıdır. Gerçekten kapağı ve cildi göz dolduruyor. Kapağının yanı sıra internette dönen tanıtımların etkisiyle Trendeki Kız beni kendisini okumaya teşvik etti. 

İçeriğinden bahsedecek olursam; kitap 3 karakter tarafından anlatılıyor.3 ü de kadın karakter ve üçünün de psikolojisi bozuk, iç dünyalarında çok fazla sorun yaşayan tipler. Bu kadar çok karaktere rağmen içlerinden herhangi birine de ısınamadım. Kendime yakın hissettiğim bir karakter çıkmadı içlerinde. Özellikle ana karakter Rachel'ın sürekli alkol alıp ne yaptığını bilmeyen tavırları okurken çileden çıkardı beni.

3 Kadın da olayı kendi gözlerinden anlatıyorlar. Kitap boyunca her bölüm farklı bir zaman dilimini anlatıyor. Bu da birazcık kafanızın karışmasına, önceki sayfalara dönüp hangi karakterdi ve hangi zaman dilimiydi diye kontrol etmenize sebep oluyor. Benim için çok sorun teşkil etmedi. Belli bir yerden sonra zaten alışıyorsunuz. Ama ara verip elinize aldığınız zaman haliyle hangi karakterde olduğunuzu karıştırabilirsiniz. O yüzden ara vermeden okumanızı tavsiye ederim. Gerçi kitap kendisini elinizden bırakmanıza izin vermiyor.

Ben mi safım yoksa anlayamadım mı bilemiyorum ama yazar, olayla ilgili ürettiğim tahminlerimi hep çürüttü. Kitabı okumamış olanların keyifle okuyabilmeleri için daha fazla detaya girmek istemiyorum. Trendeki Kız ile yolculuğumuz merak uyandıran, kısa ve keyifli bir yolculuk oldu. Umarım siz de bu yolculuğa çıkabilen okurlardan olursunuz ^^


Sevgili Sawako 'nun da Trendeki Kız yorumunu okumak isterseniz TIK.

Sevgiler...


Aşk Yeniden 'de Şimdiye Kadar...


Sanki daha dün Aşk Yeniden 'i Full House uyarlaması sanıp kanala ve yapımcıya çemkirerek Aşk Yeniden postunu yazışım. Nereden bilebilirdim ki bir Türk dizisini bu denli sevip, bölümlerini kaçırmadan izleyeceğimi.

Peki bir sezon boyunca kaçırmadan izlediğimiz Aşk Yeniden 'i neden bu kadar sevdik?

  • Sezon boyunca hemen hemen hiçbir bölümünde kahkahalar attırmaktan eksik kalmamasını,

  • Sımsıcak, aileden gibi olmalarını,

  • Kendi alanındaki Türk dizilerine benzemeyişini,
  • İkiz olduğunu öğrendiğimiz Yiğit ve Yağız bebekleri sevmekle kalmayıp aşık olmamızı,

  • Buğra Gülsoy 'un şimdiye kadar izlediklerimiz içinde en çok benimsediğimiz rolü olmasını,

  • Ailecek izlenebilecek düzeyde olmasını...

...ve bu şekilde uzar gider. Daha fazlası aklıma gelmiyor. Sizin aklınıza gelen varsa aşağıda yorum olarak bırakırsanız sevinirim.

Uzun zamandır televizyonda keyifle izlenecek ve her hafta takip edilecek dizi yapamayan (en azından benim için ) Türk dizi sektörünün şeytanın bacağını Aşk Yeniden ile kırmış olmasını umarım. Yeni sezonda yine aynı seviye ve içtenlikle onları evlerimizde ağırlamayı isteriz. Ha bir de buradan Buğra Gülsoy 'a sevgiler... :) :P

Sevgiler...


Heart to Heart (2014)

korean drama

Dizileri güncel takip etmeyi sevmediğim için Heart to Heart ' ı da sonraya sakladım. Psikolojik dramaları revaçta olduğundan diğerleriyle aralarında da boşluk olsun istedim. Üst üste bu tarzı izlemek -her ne kadar konu olarak favorim olsa da - hoşuma gitmeyecekti. Arada zaman bıraktığım için ve konusu da güzel ve farklı olduğu için beğendim.

Kadın oyuncu Choi Kang Hee neyse de erkek başrol Chun Jung Myung 'u pek seviğim söylenemez ama dizi yine de kendini izletti. Konusu bana sevimli geldi. Romantik komedi dramaları da özlediğim içindir belki. 

Choi Kang Hee 'nin senaryo gereği yaşlı bir kadını canlandırdığı sahnelerdeki halini Can You Hear My Heart dizisindeki büyükanneye çok benzettim belki yüz olarak hiç alakaları yok ama tavır ve hareketleri bana onu hatırlattı çokça. 
2. roldeki erkeklerin bu bahtsızlığını ne yapacağız peki. Alın bir kıyamadığımız 2. erkek vakası da burada. Tamam kabul dizide karakteri biraz gıcık etmiş olabilir ama çok sevimli bir adam değil mi ^^

Dizinin 2. kadın başrolünü üstlenen kızı ise sevdim mi sevmedim mi bilemedim. Bazen çok sevimli bazen çok gıcık geldiği sahneler oldu. Ama gıcıklık yaptığı sahnelerden bahsetmiyorum. Sevimli olması gereken sahnelerde bile itici geldi bana. Sonlara doğru alıştım galiba sevimli gelmeye başlamıştı.
Diziyi sevdim ben. Baştan başrol oyuncularının birbirlerine yakışmayacağını düşünsem de aralarındaki kimya beni haksız çıkardı. Sonlara doğru azıcık sıksa da romantik sahneleriyle göz dolduran bir drama olmuş. Romantik drama özleyenler varsa çerezlik diye tabir ettiğimiz dramalardan biri bu da izleyin derim.



Sevgiler... 

Parallels (2015)

paralel evren
Bilim kurgu - aksiyon tarzı filmleri çok severim. Başka evrenlerin olduğu paralel dünyaların varlığı ilgimi çeker. İzlemek için film ararken ismine ve afişine gördüğüm an tav oldum Paralel 'in. 

Azıcık konusundan bahsedeyim; afişinde gördüğünüz binanın içine giren insanlar binanın değişim saatine denk gelirlerse binadan çıktıklarında kendini farklı bir evrende buluyorlar.
Konusu güzel oyuncuları da iyiydi bence ama film bittiğinde film boyunca aklıma yerleşen tüm soru işaretleri havada kaldı. İzlemeden önce yapmam gereken araştırmayı sonra yaptığımda öğrendim ki film aslında sadece Amerika'da vizyona girmiş ve aslında bir dizinin pilot bölümü gibi birşeymiş. İnsanların tepkilerini ölçmek için vs.

Tüm bunları bilmeden izlerken filmi çok beğendim 'pilot' bölüm olmasına rağmen. Gerçekten tam dizi olacak kapasiteye sahip. Bu filmimsi şeyi izleyin ya da izlemeyin diyemem meraklısının haberi olsun en azından ^^

Sevgiler...


Mim; Ben Küçükken

Mim yazmayı özlemişim. Sevimlilikten ölen bir mim paslamış bana sevgili Kore Günlüklerim.
E yazmazsam olmaz elbette. Mimin konusu anladığım kadarıyla küçükken nelerden hoşlandığımız, neleri hatırladığımızla ilgili.
Balık hafızalı bir insan olarak küçüklüğümle ilgili yazacak şeyleri bulmak epey kafamı kurcaladı. Şimdiden yazıyı paylaştıktan sonra aklıma geleceğinden emin olduğum anılara içerliyorum. :)



İlk madde kardeşime gelsin. Doğduğu andan itibaren ölümüne sevdiğimi fark ettiğim varlığı, birazcık kıskandığımı fark etmem de aynı anlara denk geliyor. :)

* * *
Okula bile gitmediğim zamanlardan kalma anım var sırada. O zaman bile Amerikan dizilerini TV den izlediğimi hatırlıyorum. Süpermanli bişeydi ama adı aklımda değil.

* * *
Çenemdeki gamzeler yüzünden çenemin delik deşik göründüğünü düşünürdüm bu da hoşuma gitmezdi.
İnsanın düşüncesi büyüyünce değişiyor canım.

* * *
 Eniştemin kırtasiye dükkanından çanta, suluk, beslenme çantası 3lü sünü sırtıma takar mahallede dolaşırdım. Acayip mutlu ederdi beni.

* * *
Şeker Kız Candy delisiydim. Animenin yayından kaldırılacağını bildiren alt yazı hâlâ haksızlık gibi gelir.
* * * 
 Barbie bebeklerden nefret ederdim. Hangi akla hizmet yaptım bilmiyorum ama kuzenimin barbie bebeğinin ayağını kemirerek kopartmışlığım var :D

* * *
Bu madde çok utanç verici -_- Televizyonda çıkan dansözlerin oynadığı müziğin, bellerine bağladıkları şıngırtılı şeyden çıktığını sanırdım. 

* * *
 Az kişinin bildiği -ya da sevdiği demeliyim sanırım-  çizgi filmleri izlemeyi daha çok severdim. Jetgiller, Richi Rich vb... Aynı şekilde milletin bayıldıklarını da pek izlemezdim. Pokemon gibi...

* * *
 Teyzemin evinden görünen Anıtkabir'e bakar bakar 'Ben Atatürk 'ü göremeden neden öldü?' diye ağlardım.

* * *
 Okuma bayramında asıl skecime ek olarak Sürahi Nine olmuştum. Oyunculuğum mikemmeldi o zamanlar :D 

Bu kadar yeter sanırım. Yazmadan önce de dediğim gibi eminim daha sonra aklıma gelecek. 
Mimi yazmak için geç kalmış olsam da 
ve
bloglarına paslıyorum. Umarım bu mimin yazısını ben fark etmeden paylaşmamışlardır.


Sevgiler...

Yabancıların EXO-Call Me Baby'e Tepkileri

KPop ta takip ettiğim nadir gruplardan biridir EXO. Yine de tam anlamıyla takip ettiğim söylenemez. Şarkıları dinlerim, klipleri izlerim vs.  Ve sonunda beklenen an geldi ve EXO nun yeni klibi Call Me Baby yi izleyebildik. 

Call Me Baby yi ben çok beğendim. İsmini ilk duyduğumda Carly Rae Jepsen 'ın Call Me Maybe şarkısını aklıma getirdiğini itiraf etmeliyim. 

Klip, şarkı ve dansları diğer şarkılarda olduğu gibi hoşuma gitti. 

Postumun asıl konusu ise bu klibe daha önce hiç KPop ya da EXO dinlememiş yabancıların tepkileri. 
Kimisi beğeniyor, kimisine garip geliyor. Ama sanırım ortak fikirleri çok kalabalık oluşları ve danslarını çok beğendikleri.
Altyazılı video bulamadığım için ingilizce olarak idare etmenizi rica edeceğim ^^





Yandaş - Veronica Roth // Okur Yorumu

Uyarı: Yazı SPOILER içerir. Seriye başlamadıysanız ya da henüz diğer kitapları okuyorsanız Yandaş 'ı okumadan yazımı okumayın. 


Uyumsuz serisinin son kitabı Yandaş 'ı okumamış olmayı dilerdim. Böyle güzel bir seri akıllarda ancak bu kadar akılda kalıcı(!) bu kadar mesaj içerikli(!) bu kadar yoğun duygulu bitirilebilirdi herhalde.
Kız versiyonunu hayal edin :)

İlk iki kitaba nazaran olay döngüsü benim için daha karışık bir kitaptı. Yandaşlar, Topluluksuzlar, Yönetici Büro, bu kategorilere sığmayıp nereye ait olduğunu anlamaya çalışan kitabın esas karakterlerinin olduğu grup vs derken; kim kimdi, kim kimin için çalışıyordu gibi bir sürü soru dolaştı aklımda. Halbuki o kadar da karmaşık bir düzen yoktu ama okurken kaçırdığım yerler olduğunu sanıyorum.

İlk iki kitap Tris 'in gözünden anlatılmıştı ancak Yandaş hem Tris 'in hem de Tobias 'ın gözünden anlatılıyordu. Bu da Tobias 'ın iç dünyasına yolculuk demekti. Tris 'e olan sevgisini daha da gözümüzün önüne seren sayfalardı. Ama eksi yanı şuydu ki karaktere tam adapte olamadım. Ara verip elime aldığım zaman kimi okuyordum ya diyip bir kaç sayfa geri gitme durumunu çok yaşadım.

Bunun yanı sıra son 150 sayfaya kadar ufak tefek, kayda değer olmayan ekşınlarla resmen kandırıldığımızı düşünüyorum. Nasıl ki Kore dizilerinde final bölümünün son 20 dakikasında olayı toparlar bitirirler aynen öyle olmuş. Bütün olayı son 150 sayfada bağlanması hoşuma gitmedi. 
Bu açıdan ilk kitabın ekşınını daha iyi bulduğumu düşünüyorum.

Her şey bir kenara  kitabın sonunda yazarın okuyucuya bu denli ağır vurmasının sebebini ' akılda kalıcı olmak istiyorsan darbe indir ' düşüncesiyle yazdığına inanıyorum. Zira 3 kitap boyunca beladan belaya atlayan esas karakterin bi - iki kurşunla öldürülmesini de etik bulmadım :/ Uğruna savaştığı amaç uğruna öldü diye düşünüyorsanız ben sizden değilim. Bilin yani.


Yazar Uyumsuz ve Yandaş arasında ince ve hoş bir bağ kurmuş. 
Fargirlleri ve fanboyları için şuraya bırakayım.
Bu son olayla, bende ek kitap Dört 'ü okuyacak heves bırakmadığını söyleyebilirim. Zaten olayların başlamadan önceki kısmını anlatıyormuş. Şu sinirim geçtikten sonra belki okuyabilirim.
Serinin kitapları sırasıyla;
3- Yandaş
Ek kitap- Dört

Tatlı Küçük Yalancılar

pretty little liars

Yaz geldi aşk temalı yeni dizilerin tanıtım filmleri de birer birer ekranlarda dönmeye başladı. 
Türk televizyonlarının vazgeçilmezi haline gelen yabancı yapımları uyarlama yapmak, yaz dizilerinde de eksik kalmadı. Tatlı Küçük yalancılar 'ı diğer aşk dizilerinden ayıran tek özelliği Amerikan versiyonu oluşu değil, aynı zamanda önemli karakterlerden birini oynayacak olan Şükrü Özyıldız'ın oynayışı. Bu son cümle sadece beni ilgilendiriyor da olabilir tabii. ^^

Pretty Little Liars 'ı izledim diyemem ilk sezonun yarısında bırakmıştım. Sezon sezon sürecek ve A 'in kim olduğu belli olmayacak diye düşünüp heyecanımı kaybetmiştim. Bu yüzden bıraktım yoksa diziyi kötülemek gibi bi' düşüncem yok. 

Şükrü Özyıldız 'ı kış sezonunda Şeref Meselesi'nde izlemiştik. Sevimli Tehlikeli yazımda da bahsetmiştim. Kendisine sempatim daha daha eskilerden geliyor. Bu dizide esas versiyondaki gibi bir öğretmeni canlandırcağını sanmıyordum ki yeni gelen tanıtım filmi de düşüncemi destekler nitelikte duruyor. 

Kızlardan biri diğerlerine göre biraz yaşlı duruyor ama tanıtımdan olabilir emin olamadım. İzleyip değerlendirmek lazım elbette. Umarım izlenebilir ve kaliteli bir dizi olur. Şükrü Özyıldız'ı izlemeyi çok isterim. Sanırım romantik ağırlıklı sahneleri olacak ^^ Yoksa Şükrü bile gözümde kurtaramayabilir diziyi.

Sevgiler...

Oyum Khaleesi 'ye !


Günlerdir beklenen seçim günü geldi çattı. Milli görevimizi yerine getirip oylarımızı verdik. Ülkemiz için hayırlara vesile olmasını dilerim. Kim gelirse gelsin ülkemizin hak ettiği değeri göstermesini umuyorum. 
Kamu spotumu yaptığıma göre asıl konuya geçebilirim ^^
Politikaya olan ilgim daha doğrusu ilgisizliğimden mutluyum. Bu görevi yani siyaset tartışmalarını yaşlı amcalara bırakıyorum onlar bi kenarda birbirini yesin. 

Seçimi bahane edip komşularla birlikte bir araya gelip, 'seçim bahane yemekler şahane ' isimli etkinliğimizi gerçekleştireceğiz bu akşam. Adeta bir yılbaşı gecesi ya da eurovision eğlencesi tadında, ağız tadıyla izlemek istedik seçim sonuçlarını. :) 

Elbette ki bu benim bakış açım. Ailenin geneli benim gibi düşünmüyorsa da seçimlere bu açıdan bakmak benim için daha keyifli ve eğlenceli. 

Kimsenin kimseyi siyaset yüzünden üzmediği bir seçim süreci olmasını dilerim... :)

Sevgiler...

Not: Resim bana ait değildir :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım:Sawako Kuronuma