Kendime Yeni Bir Ben Lazım - Miranda Dickinson // Okuyucu Yorumu

Arkadaşımla birlikte D&R 'a girdiğimizde ikimizin de okuyabileceği tarzda bir şey arıyorduk. Okuduğumuz tarzlar gerçekten farklı olduğu için bu kitapta karar kıldık. Belki de bize de yeni bir ben kazandırır dedik.

Bir amerikan filmi düşünün. Ama şu klişe olanlarından. :) 
(Yazar ve ana karakter İngiliz ama olsun)
Kendime Yeni Bir Ben Lazım tam da böyle bir kitap. Ana karakter 30larında bir kadın. İş hayatı yüzünden hayatı bir anda tepe taklak olan. Tam herşey raydan çıktı derken aslında gerçekten raya girdiğiniz bir olay oldu mu? İşte Nell aynen böyle bir durumda buldu kendini. Onun yerinde olsanız siz ne yapardınız?!

Instagram daki kitap hesaplarında hep övülen, mutlaka alın okuyun vs. denilen bir kitap olduğunu bildiğim için de şühpe etmeden aldım. (Bir daha böyle bir hataya düşmemeyi umuyorum) Ancak kitabı neredeyse tam bir ayda bitirdim. Öncesinde okuduğum Zehir Ustası kitabını çok kısa sürede okuduğum için reeding slumpa girdiğimi falan da sanmıyorum. 
Kitapta aradığımı bulamadım. Ben daha umut vaadeden, hayallerim için daha çok harekete geçmeyi sağlayacak bir kitap beklemiştim okurken. Ha açılır ha açılacak diyerek ite kaka bir aydan fazla sürede okuyabildim. Yarım bırakmayı sevmediğim için bitirdim. Bir de sonundaki muallakta kalmış şeyleri görmek istedim.

Velhasıl bitirdim ama çok fazla beğenmedim. Bu konuda da çok üzgünüm. Kitabı çok severek ve isteyerek almıştım.
Henüz okumamış olanlara tavsiye; sonu başından belli kitapları sevenler varsa alsın diyebilirim. 

Sevgiler...

Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?

Vücut dili kullanımının en belirgin özelliklerinden olan gülümsemenin farklı çeşitleri, altında farklı anlamlar barındırıyor. Tıpkı hissederek gülümsemenin ve mutlu olmadığımız halde gülümsemenin karşımızdaki kişiler tarafından hissedilebiliyor olması gibi, nasıl güldüğümüzün de karşımızdaki kişiler tarafından algılanış biçimi farklılıklar gösterebiliyor.
Dudakları kapatarak gülümsemek
Dudaklar kapalı şekilde gülümsemek, gülümsemenin en yaygın olarak kullanılan çeşitlerinden biri. Kolay yapılabiliyor olması, gülümsemek istemediğimiz ancak gülümsememiz gereken durumlarda karşı tarafa kibar ve nazik bir tepki vermeyi daha kolay hale getiriyor. Dudaklar kapalı olarak gülümsemek, çoğunlukla samimi algılanmayan bir gülümseme biçimi. Gerçekten hissederek gülümseyen kişilerden dişlerini göstererek gülümsemelerini bekliyoruz. Her ne kadar orta dereceli bir samimiyet belirtisi olarak algılansa da, karşımızdaki kişinin gülümserken dişlerinin beyazlığına güvenmiyor oluşunun ya da dişlerindeki problemleri gizlemek isteyişinin de dudaklarını sıkı şekilde kapatarak gülümsemeyi tercih etmesinin sebebi olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.
Kendini beğenmiş gülümseme
Kendini beğenmiş ve odağın kendisinde olmasını isteyen insanların çoklukla kullandığı bu gülümseme çeşidinde, dudaklar genelde kapalı ve gülümseme sağa ya da sola çekilmiş olarak bulunuyor. Zaman zaman dudakların aralık olduğu ya da üst dudağın biraz daha kalkık tutulduğu durumlarda da gözlenebiliyor. Dudaklarla birlikte kaşlarda da bir tarafı kaldırmak gülümsemeyi tamamlayıcı olarak kullanılabiliyor.
Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.
Yarım gülümseme
Kendini beğenmiş gülümsemeye oldukça benzeyen bu gülümseme türü, asimetrik bir görüntü yarattığı ve tam olarak ne yaptığınızın anlaşılmaması nedeniyle en karmaşık ve en farklı tepkiler alabileceğiniz gülümseme çeşidi. Kendine güven, utanma, ilgi, kızgınlık, dominantlık gibi birbirinden çok farklı duyguları yansıtabiliyor.
Ağız açık gülümseme
Ağız açık olarak gülümseme, dişlerin tamamının gösterildiği gülümseme çeşidinden farklı olarak, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğraf görüntüsünü andırır. Bu gülümseme de, şaşırtıcı şekilde çoğunlukla yapay ve samimiyetsiz bir imaj yansıtır. Her ne kadar yapay olsa da, bu şekilde gülümseyen kişiler çoğunlukla umursamaz, ben merkezci ve eğlenceli kişiler olarak tanımlanır. Özellikle fotoğraflarda fotojenik görünmenin en kolay yollarından biri, tüm dişleri göstermek ve ağzınızı olabildiğince açmak. Tabii ki öğle yemeğinde dişinizde maydanoz kalmadığından ve dişlerinizin yeterince beyaz olduğundan emin olduktan sonra:)
Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Kim Woo Bin; Çantanı da Al Gel

Kim Woo Bin yazılarımı çok özlemişim... Şöyle bol bol resimleri olan, üründen öte Woo Bin 'in ön plana çıktığı reklam filmleri resimleri görmeyi hangi fangirl istemez ki :)

Samsonite Red tam zamanında yayınladı reklam kampanyasını...

Bir önceki reklam yüzü Lee Min Ho olan firma bu yıl anlaşmayı Kim Woo Bin ile yapmış.
Kim Woo Bin'in gücü işte sayın okuyucum. Hep So Ji Sub 'dan mı kapsın anlaşmaları :D 
Gerekirse genç bir Hallyu Star'ın da elinden alır yani. 
(Lee Min Ho sever arkadaşlarım lütfen alınmayın şaka yapıyorum ^^ )





Firma sadece resimlerle yetinmemiş, aksiyonlu bir reklam filmi de çekmiş.


Not: 'Çantaya bak' esprisi yapmayalım lütfen :P


Diğer Kim Woo Bin yazılarıma ulaşmak için TIK. 

Sevgiler...

Çekiliş Kazandım

Blog keşif etkinliğim sayeside çok güzel bloglar ve birbirinden samimi blogger arkadaşlar tanıdım.

Kesif etkinliğine katılan arkadaşlarımın bloglarını gezerken Vişneli Kiraz 'ın çekiliş yazısına denk geldim ve hediyelerden biri olan kupaya adeta aşık oldum diyebilirim <3 (Kupalara olan zaafımdan şurada bahsetmistim.

Ancak çekiliş şartlarını okuduktan sonra emin olamayıp tekrar okudum. Çekilişin tek bir şartı vardı o da sokak hayvanları için az ya da çok fark etmeksizin bir kap yemek bırakıp bunu resimleyip blog sahibesine mail atmaktı. Bu duyarlı davranışı beni çok etkiledi.

Ertesi gün şartı yerine getirip çekilişe katıldım ve yukarıda gördügünüz dünyalar şekeri kupa
(kutusunu da kupa kadar sediğimi belirtmeliyim) benim oldu.

Güzel yüreğinden dolayı Vişneli Kiraz 'ı tekrar tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum her şey için :)

 Sevgiler...

Interstellar (2014)

Dikkat bu yazı aşırı övgü içerir! :)
Dünyayı kurtarmak isteyen Amerikalılar bu sefer gerçekten güzel bir işe imza atmışlar. 
2014 'te vizyona girdiğinden beri herkesin dilinde bir Interstellar harika, başyapıt vs sözleri eksik olmuyordu. Bu kadar övecek nesi varmış diyerek 'hemen' izledim filmi :)

İzledikten sonra bir yandan neden daha önce izlemedim diye hayıflanıp bir yandan da neden izlediğime hayıflandım. En iyi filmi izlemenin hüznü çöker ya insanın içine işte o öyle bir ruh hali içerisindeyim anlayacağınız.

Filme genel itibariyle baktığımda yaklaşık 3 saatlik bir filme göre durağandı aslında. En heyecanlı sahneler ikinci yarıda başladığı için ilk yarısı özellikle daha durağandı. Ama barındırdığı ögeler ve zaman-mekan kavramlarının anlatılışı hesaba katıldığında epey sağlam bir film çıkmış diyebilirim. 
İzledikten sonra bir hafta falan etkisinden çıkamadığımı söylersem abartmış olmam. Blogumun sıkı takipçileri bilir zaman kavramını bu şekilde farklı işleyen filmleri kitapları bir başka seviyorum.


Zaman kavramına ek olarak sevdiğim bir başka konu olan evrenler arası durumlar da işin içine girince şu ana kadar en beğendiğim film Inception ile yarışır seviyeye geldi. Yine de Inception bir tık daha önde çünkü filmi anlayacağım diye bittiğinde baş ağrısıyla kalktım ekran başından.

Sanırım Matt Damon ve Jessica Chastain NASA 'nın reklam yüzleri olmuşlar. Interstellar 'dan sonra The Martian (Marslı) filminde de gördüğümüz oyuncuları artık NASA bünyesinde görmeye alıştık.

Konuyla ilgili bilim adamlarının 'yahu bu kadarı da olmaz' dediği durumlar varmış araştırdığıma göre ancak izleyici olarak beni mest etti. Zaten kurgu olmasa film değil belgesel derdik adına. Gerçeklik payını hesaba katmam ben diyorsanız, seversiniz bence :)

Çok övdüm değil mi? Ama yazının başında uyarımı yaptığıma göre bana kızamazsınız ^^
Henüz izlememiş ama beyin yakan film arayan arkadaşlarım için güzel bir öneri olduğuna inanıyorum. İzleyen arkadaşlarım umarım sizler de benim kadar sevmişsinizdir. İzleyen arkadaşlarım yorumlarını esirgemezlerse sevinirim.

Sevgiler... 

Zehir Ustası - Maria V. Snyder // Okuyucu Yorumu

2015 in okuduğum son, 2016 'nın ise yorumladığım ilk romanı Zehir Ustası. 
Kitaplığımda bir yılı aşkın süredir okumamı bekliyordu. Ağır bir roman olduğunu düşünüp erteleyip durmuştum. Çünkü övenleri çok fazlaydı. Ben de beğenmezsem de elimde kalır diye korkup okumamıştım. Ancak beklentilerimi fazlasıyla karşılayan, karakterlerine aşık olduğum bir romanla karşılaştım okuyunca.

Bakanın oğlunu öldüren Yelena 'ya bir teklif yapıldı. İdam edilmek mi istersin yoksa kralın çeşnicisi olmak mı? Elbette neredeyse tüm insanlığın vereceği cevabı verdi Yelena. Komutanın (bir nevi kral diyebilirsiniz) çeşnicisi olup canını kurtardı. Peki başındaki belalar bununla son buldu mu dersiniz? Okuyup görün spoiler yapmayacağım ^^

Yılın erkek roman karakteri benim için hiç kuşkusuz Valek'tir. Böyle bir zarafet, böyle bir korumacılık, böyle bir sevgi... 

İki sevimli yan karakter Ari ve Janco. Yelena 'yı şatoda koruyup kollayan, ona kendini savunmayı öğreten askerler. Ari 'den bir aşk üçgeni oluşturmasını bekliyordum. Ama ilk kitapta bunu göremesem de devam kitaplarında ne olur kestiremiyorum. Yazar burada beni biraz ters köşe yaptı.

Aşk üçgeni demişken kitapta anlatılan aşk çok saf ve naif. Sizi vıcık vıcık bir aşk hikayesi karşılamıyor. Ama aşk sahneleri biraz daha arttırılsaydı daha güzel olabilirdi.

Hızlı kitap okuyabilen biri değilimdir ama bu kitap gibi dişime göre bir kitaba denk gelirsem gerekirse uykusuz kalır yine de okurum havasına bürünüyorum. Adeta su gibi aktı diyebilirim. Karakterleri, hikayeyi o kadar sevdim ki ortalarına geldiğimde kitap bitmesin diyerek okudum.

Finali ise çok fazla merakta bırakan cinsten değil aslında ama devamını okumaya can atıyorum. Karakterin, kurgunun ve hikayenin büyüsünden olsa gerek...

Elinizde serinin ikinci ve üçüncü kitabı yoksa bu kitaba kesinlikle başlamayın. Arka arkaya okumayı hak eden bir seri olduğunu düşünüyorum. Diyecektim ki... Yazıyı hazırlarken araştırdım yazar seriyi epey uzatmış serinin 8. kitabı yolda. Ancak ara kitaplar da çıkarmış. Esas kitaplar hangileri emin olamadım. Bu konulara çok yabancı biriyim. Kafam çok karıştı. Bu işlerden anlayan bir arkadaşım varsa yardımını istiyorum.
Merak edenler goodreads sayfasına bir göz atın.

Yazarın bundan farklı serileri de var ama bizde çevrilen tek seri bu onun da sadece ilk üçü gelmiş. Umarım diğer kitapları da bir an önce ülkemizde satışa çıkar. Yayın evinin ve çevirmenin insafına kaldık sanırım ^^

Zehir Ustası serisinin Türkçe'ye çevrilmiş kitapları sırasıyla;
1. Zehir Ustası
2. Büyü Ustası
3. Ateş Ustası

Sevgiler...

Kocan Kadar Konuş: Diriliş



Vizyonla buluşmasının ilk gününde izledim. Yaşasın! İlk filmde kitabını okuyup ardından filmi izlemiştim. Ancak bu sefer öyle olmadı maalesef. Bu açıdan cidden çok üzgün hissediyorum. Kitaba ihanet etmişim gibi geliyor. Ne kadar üzgün olsam da pişman değilim. Çünkü salondan gayet  mutlu ayrıldım.

İlk filmde ailesinin 'ne zaman evleniyorsun Efsun' baskılarına maruz kalmış bir Türk kızını izlemiştik. İlk aşkı sinanı bulduğunda kalbinin sesini dinlemek yerine ailesindeki kadınları dinleyerek Sinan'la olan ilişkisini neredeyse mahvediyordu Efsun. Bu filmde ise Sinan ve Efsun'un evlilik heyecanını ve yine ailelerin baskısını çoğu yerde gülerek bazı yerlerde de hüzünlenerek izledik.

Kocan Kadar Konuş yazımda oyuncuların ne kadar kaliteli olduğunu uzun uzun anlatmıştım. Bu güzel kadroya KKK:Diriliş 'te Hümeyra 'nın da gelmesiyle kadro daha güçlü hale gelmiş.

KKK 'ta o kadar çok gülmüştüm ki ikinci filmde hem yazar hem de senaryo bunu yakalayabilir mi acaba diye endişelerim olmuştu izlemeden önce. Ancak ilk filmdeki eğlenceyi yakalayabilmiş gibi görünüyor. Yine de ilk filmde birazcık daha fazla eğlendiğimizi söyleyebilirim. Çünkü ilk film daha komedi ağırlıklıydı, bu sefer işler değişti ve komedi kadar romantizm de ön planda olmalıydı. 

Birlikte gittiğim grup ile kahkahalara boğulduğumuz doğrudur ancak zaman zaman (grubumdaki kimseyi ağlatmasa da) gözyaşlarımı tutamama sebep oldu. Hangi sahneler olduğunu tahmin etmesi zor olmasa gerek tabii ki baba-kız sahneleriydi. 

İlk filmde erkeklerin bu filmi izlediklerinde kadınlar kadar keyif almayacağını söylemiştim değil mi? ( Merak edenler bakınız: Kocan Kadar Konuş ) Sanırım öyle değilmiş. Sinemada arka sıramızda oturan bir çift vardı. Hanımefendinin hiç sesi çıkmadı ama beyefendi bizim gruptan daha fazla kahkaha attı diyebilirim. Bir de salona iki tane damsız beyefendi girerken gördüm ama daha sonra yanlarına gelen oldu mu bilmiyorum. Demem o ki beyler de hanımlar kadar keyif almış demek ki filmden. ^^

Not: Filmde kullanılan 'Kitabı Filmiyle Yargılama' sözüne uyarak ve içimin rahat etmesi adına bir ara mutlaka okumayı istiyorum KKK:Diriliş 'i.
Not 2: Sanırım üçüncü filmin sinyalini de vermişler ama bekleyip göreceğiz :)

Türk filmlerini de vizyonda yalnız bırakmayın diyerek sözlerimi noktalıyorum.
Sevgiler...

Efsunlu Orman

Serrose 'nin güzeller güzeli kızı Efsun 'un vefatı ailesiyle birlikte bizleri de çok üzdü. 
Serrose 'nin kızları Efsun için Tema Vakfı ile birlikte ortak olarak başlattığı bir kampanya var. 
Şimdi Kato ailesini tanıyanlar olarak acılarını biraz olsun dindirebilmek için #EfsunluOrman projesine destek vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Hem bizlerin de dikili ağacı olur hem de Efsunlu Orman daha da büyüyüp tüm insanlığa faydalı olur.

Herhangi bir yanlışlık olmaması adına Serrose'nin paylaşımını birebir buraya aktarıyorum.
Orijinal yazıya ulaşmak için BURAYI tıklayın. 

''
Günlerdir bana tek iyi gelen düşünce bu #efsunluorman

Tema Vakfı ile görüşüp, işlemlere başladık, sizin de yardımlarınızla bu gerçek olabilir.

Efsun bedenen kaybolmuş olsa da, bu orman ile beraber kuşlara; böceklere, hayvanlara yuva olabilir, oksijen olup içimizde yaşamaya devam edebilir diye düşündük.
Beni en çok heyecanlandıran ise gidip ağaçlara sarılmak olacak! Efsun'um değil belki ama onun yokluğu ile büyüyecek ağaçlar.

Tema Vakfı'nın bize verdiği saha Balıkesir Bayat bölgesi. Kim bilir belki orada buluşmalar bile yaparız.


Bu hayali gerçekleştirebilmek için 2000 fidana ihtiyacımız var. 1 fidan 6 TL

Bağışlar  1-31 Ocak Tarihleri arasında TEMA'nın İş Bankası Levent Şubesi'ndeki 
TR56 0006 4000 0011 0351 2077 74 IBAN no'lu hesabına yatırılması gerekiyor.

Açıklama Kısmına 'Efsun Ryouka Kato' yazmalısınız.


Tema'nın başka hesaplarına yatırılmış bağışlar ne yazık ki geçerli sayılmıyor.

Yol arkadaşlarım size güveniyorum.

Lütfen bu yazıyı sosyal medya hesaplarınızda paylaşın ve yapabiliyorsanız bağış yapmayı da unutmayın!

Bir gün ağaçları kocaman olmuş, binlerce canlıyı barındıran ve bize oksijen kaynağı olan Efsun'lu Orman da buluşmak üzere!


Not: Yurt dışından bağış yapılamıyor ne yazık ki. Bu yüzden Türkiye'deki yakınlarınızdan yardım almanızı rica edeceğim, çok teşekkürler
''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım:Sawako Kuronuma